10 Mayıs 2018 Perşembe

Transilvanya - ROMANYA


TOP 10’DA 1 NUMARA OLMAYA ADAY
TRANSİLVANYA GEZİMİZ

Merhaba! Az önce eski fotoğraflara göz gezdirirken Romanya gezimiz esnasında çekildiğimiz fotoğraflara takılıp kaldım. Bir daha gitmek istedim, hemen ışınlanmak istedim sonra da dedim ki Euro’nun USD’ın tavan yaptığı, kendini aştığı şu günlerde illa yurtdışı rotası gezmek isteyenlere hem uygun, hem yakın, hem de rengarenk, müthiş doğası olan bir alternatif olarak Romanya rotasını neden yazmıyorum?

Pegasus’un Aralık 2015’te yaptığı kampanyadan hemen Temmuz’da bayrama denk gelen bir tarihe biletlerimizi gidiş dönüş 230 TL gibi güzel bir rakama aldık. Üstelik kampanya şartlarına göre gidiş-dönüş bilet alana tek yön Avrupa gidiş ya da dönüş bileti de hediyeydi. Bunu kullanıp bir de güzel Amsterdam’dan dönüş bileti kapmış olduk :)

Gezimiz 7-10 Temmuz 2016 tarihlerinde vuku buldu. Bu tarihlerde hava nasıl olur acaba çok sıcak olur da gezemez miyiz kaygınız hiç olmasın. Zira genel olarak yüksek kesimlerde seyreden yolcuğumuz esnasında hafif de olsa bir mont giydiğimiz durumlar oldu. Hava da o sırada 4 aylık hamile olan beni bile hiç bir zaman bunaltmadı.

Bileti alıp tarih yaklaşmaya başlayınca her zamanki rota çıkarma görevimi yerine getirmek için araştırmalara başladım. Zaten hep aklımda olan Transilvanya rotasını araştırırken seyahat tarihinin bir an önce gelmesini sabırsızlıkla bekledim. Sonuç olarak rotamızı aşağıdaki gibi şekillendirdim;

ROTA:

Bükreş: Uçaktan indiğimiz gibi arabamızı alıp Bükreş'i hiç gezmeden yola çıktık. Zaman kısıtlı, büyük şehirler pek tercihimiz olmadığı için burayı atladık. (Arabayı rentalcars.com’dan günlüğü 77 TL’den kiraladık.)

Sinaia: İşte bayıldığım yerlerden ilki! Köşkler, doğa, huzur, geniş parklar, zengin bir yaşantı havası hepsi burada :) İlk gece buradaki Vila Arizto’da konakladık ve çok çok memnun kaldık. O zaman ki gecelik ücreti 147 TL idi :) Kışın da bir kayak merkezi olan Sinai o hafif ürperip üzerimize mont aldığımız yerleden biri. Bizce bu rotanın en güzel kalesi Peleş ve tabi ki çok yakınında bulunan Pelişor kalelerini Sinaia civarı gezilecek yerler listesine eklemek şart.
Odamızın Manzarası


Peleş Kalesi
Pelişor Kalesi Yolunda

Bran: Meşhur Bran kalesi nam-ı diğer Kont Dracula'nın şatosu tam olarak burada! Tabi ki gelmişken Dracula’ya bir merhaba demeden olmuyor. 1377 yılında Saksonlar tarafından Bran şehrini Türk istilacılardan korumak için inşa edilmiş kalenin asıl tanınması 1400’lü yıllarda Dracula’nın bir diğer adıyla Kazıklı Voyvoda’nın burada birkaç defa konaklanmasıyla bağlantılı.

Bran Kalesi
Braşov: Zaman kısıt nedeniyle bizim çok vakit ayıramadığımız yerlerden biri. Eski şehri gezebilirsiniz. Yeni şehir kısmının cezbedici bir tarafı yok, bildiğimiz büyük şehirler gibi.

Viscri: UNESCO tarafından koruma altına alınmış bu köy rengarenk evleriyle içinizi ısıtıyor. Köy hayatının hiç bozulmadığı tam ortasından yalak geçen bu gerçek köy Prens Charles’ın da dikkatini çekmiş olacak ki birkaç tane ev alıp restore ettirdiği söyleniyor.


Renkli evler - Viscri

Sighişoara: En en en bayıldığım, şaşırdığım yerlerden biri daha! Tam bir Orta Çağ kasabası. O rengarenk evlerin yanından, arnavut kaldırımlarda yürürken sanıyorsunuz ki bir masalın içindesiniz. Tabi ki UNESCO boş durmamış burayı da koruma altına almış. Harika bir yer! Buraya geniş zaman ayırın, sindire sindire gezin mutlaka :) Biz 2. gecemizde burada konakladık. Casa Lily çok ilginç bir oteldi. Hikayesi de bir o kadar ilginç. Yolların bile çok bozuk olduğu bir köyün içindeki bu otel Japon felsefesine göre dekore edilmiş! Romanya’nın ortasında Japon felsefesinin, dekorasyonunun işi ne değil mi? :) Öncelikle şunu belirtmek isterim sahibi çok dost canlısı, sohbet sever ve ikramı bol bir abi. Oteli yapmaya nasıl karar verdiğini kısa bir sohbetimiz esnasında bizimle paylaştı. Anlattığına göre her etapta yeni görevler verilen bir Japon oyunu oynuyormuş. Oyunun bir etabında bir otel inşa etme görevi verilmiş. Bizim abi görevi çok ciddiye alınca sonuç ortada :) Köyün içinde, Japon konseptinde ve konforlu bir deneyim yaşamak için burada konaklamanızı da tavsiye ederiz. Gecelik ücreti 118 TL idi.



Masalsı sokaklar


Rengarek, çiçekli evler


Rengarenk çiçekli evler-2


Eski zamanlara götüren sokaklar

Turda: Tabi ki bu güzel geziye biraz atraksiyon katmak için Turda Salida Tuz madenini kaçıramazdık. Gezinin kuzeydeki en uç noktasını sırf bu Tuz madenine uğramak için ziyaret ettik. Ama ne tuz madeni! Gez gez bitmiyor, aşağıya inildikçe ortam soğuyor. Gittikçe kendinizi Uzay  Yolu filminde gibi hissediyorsunuz. Çok enteresan bir atmosfer. Madenin 2. salonuna indiğinizde asıl eğlencenin burada olduğunu görüyorsunuz. Yapılabilecek bir çok aktivite mevcut ancak biz yıllar önce su basmış olan 117 m derinlikteki bu 2. salonun etrafındaki gölette kayığa binip kürek çekmeyi tercih ettik :)


Küreklere asıldık :)


2.Salonun üstten görünüşü


Sibiel: Çok tatlı, sakin, kendi halinde bir köy. Kısa da olsa uğrayıp sokaklarında gezmek lazım.


Sibiel sokakları

Sibiu: Ve gezimizin son konaklama noktası Sibiu. Hader Studios’ta geceliği 130 TL’den konakladık. Gayet konforlu, pırıl pırıl. Burası ne tam büyük şehir ne küçük bir kasaba. Hem herşeye ulaşabileceğiniz büyüklükte hem de kaosa kendini kaptırmamış, eski yapısını korumuş, düzenlenen organizasyonlar , konserler, kutlamalarla Romanya’nın önemli kültür merkezlerinden. Biz de oradayken tesadüfen bir konsere denk gelip keyifli dakikalar yaşamıştık :) Burayı da hakkıyla gezmek için güzel bir zaman ayırmanızı tavsiye ederiz.


Sibiu sokakları


                                    
Tarihi Sibiu sokaklarında kaybolmak


Transfagaraşan:
Dünyanın en güzel yolu olarak seçilmiş bu yol aslında Top Gear tarafından verdiği sürüş keyfine istinaden seçilmiş olsa da bizce doğasıyla, sunduğu manzaralarla da Dünya’nın en güzeli olmaya aday. Bu yolda neler yaşadık bir biz biliriz :) Google’a Transfaragasan yazıp arattığınızda ilk göreceklerinizden bir tanesi bu yolun ne kadar virajlı olduğu. Dolayısıyla yol bitmiyor. Bir de durup durup manzaraya bakma isteği uyandırıyor bu da burada geçirdiğiniz süreyi iyice uzatıyor. Tam bir doğa harikası, her yer yemyeşil. Bir de Balea Gölü varmış ki biz bir süre yürüdük ancak ulaşamadan dönmek zorunda kaldık çünkü uçağı kaçırma riskimiz her geçen dakika artıyordu. Tam net rakamları hatırlamıyorum ama arabaya dönüp navigasyondan havaalanına kalan süreye baktığımızda yaşadığımız şoku hiç unutmuyorum ve tabi ki sonra havaalanına ulaşana kadar arada geçen zamanı :) Sanırım şöyleydi, uçağın kalkmasına 3 saat bizim havaalanına varışımıza 7 saat var! Malum yol virajlı, ayrıca tek şerit gidiş tek şerit dönüş bir de üstüne yolun ortasından karşımızdan bize doğru koyun sürüsü gelmiyor mu! Hadi bakalım space’e basıp zıpla çok geçmek istiyorsan :) O stresle o yolu bitirip nasıl otobana çıktık, otobanda o kadar basıp nasıl ceza yemedik, nasıl tek seferde navigasyondan gidilmesi gereken yolu hatasız Özen’e aktardım ve nasıl aradaki 4 saatlik farkı eritip biraz da bayram rötar’ı kaynaklı gecikme sayesinde uçağa yetiştik ben bilirim. Arabadan indiğimde kaskatı kesilmiştim kendimi kasmaktan. Bir de malum hamileyim acaba içerdeki nasıldır diye düşünüyorum :) İşte böyle maceralı tamamladık bu harika rotayı. Transfaragasan’ın bendeki yeri ayrıdır :) Daha geniş zamanlarda bir daha gezmek dileğiyle...



Transfaragaşan yolları


Transfaragaşan yol üstü

Transfaragaşan yol üstü-2

Rotamız





Sevgiler...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.